Bu yazı serimizde daha önce yayınlanan
Atlas Blokajı, Vagus Siniri ve Sistemik Etkileri ve Alaska Eskimoları ve Kızılderililer Üzerinde Yapılan Çalışma: Beslenme, Postür ve Suç Oranı İlişkisi yazılarından yola çıkılarak şu sonuçlara varılmaktadır:
Atlas omurundaki açı bozuklukları, yalnızca mekanik problemler yaratmakla kalmaz, aynı zamanda vagus sinirine yaptığı baskıyla bireyde ciddi psikolojik ve fizyolojik sorunlara neden olabilir. Bu disfonksiyonların düzeltilmesiyle, sadece işitme kaybı ve çınlama gibi semptomlar değil, aynı zamanda stres, kaygı, panik atak ve diğer sempatik sinir sistemi bozuklukları da gerileyebilir. İyi bir tedavi planı, bu sistemlerin tümünü göz önünde bulundurarak yapılmalıdır.
Atlas omurunun (C1) subluksasyonu, özellikle beyin sapı üzerindeki etkileri nedeniyle birçok kranyal ve nörolojik fonksiyon bozukluğuna yol açabilir. Beyin sapı, vücudun merkezi sinir sistemini düzenleyen önemli bir merkezdir ve Atlas omurunun subluksasyonu bu bölgedeki kan akışını ve sinir iletimini etkileyerek ciddi sorunlara neden olabilir. Bu tip bir subluksasyon, özellikle beyin sapının alt kısımlarında baskı oluşturarak “kraniyoservikal disfonksiyon” denilen bir duruma yol açar. Bu durum, baş ağrıları, baş dönmesi, görme bozuklukları, uyku apnesi, yutma güçlüğü gibi çeşitli semptomlarla kendini gösterir.
Beyin sapı üzerindeki bu baskı, vücut ile beyin arasındaki iletişimi adeta bir “trafik sıkışıklığı”na dönüştürerek vücudun sinirsel işleyişini olumsuz etkiler. Özellikle ventral vagus siniri üzerindeki baskılar, parasempatik sinir sisteminin işleyişini bozar ve bu da kişide kronik stres, kaygı bozuklukları ve hatta panik ataklara neden olabilir. Vagus sinirinin beyin sapı bölgesindeki bu baskılarının çözülmesiyle birlikte, birçok nörolojik ve otonomik fonksiyon normale dönebilir, bu da hastaların semptomlarını önemli ölçüde hafifletir
C1 omuru ile başlayan bu subluksasyonların etkileri, sıklıkla servikal, torakal ve lumbal bölgelerdeki omurga hizalanma bozukluklarıyla devam eder. Servikal bölgede (C2-C7), boyun ağrıları, kol ve omuzlarda uyuşma veya güçsüzlük, diyaframın etkilenmesiyle nefes darlığı gibi semptomlar görülebilirken; torakal omurga (T1-T12) hizalanma bozuklukları, kalp, akciğer ve sindirim sistemi ile ilgili problemlere yol açabilir. Lumbal bölgede ise (L1-L5) bel ağrısı, bacaklarda güçsüzlük, bağırsak sorunları ve üreme sistemi bozuklukları gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Omurgadaki her bir omurun subluksasyonu, vücutta çeşitli rahatsızlıklarla bağlantılıdır ve belirli omurga bölgelerindeki açı bozuklukları, o bölgeye bağlı organlar ve sistemlerde fonksiyon bozukluklarına yol açabilir. Subluksasyon, omurun normal hizasından kaymasıyla ortaya çıkar ve bu durum sinirlerin, kasların ve diğer dokuların işleyişini etkileyebilir. İşte omurgadaki bölgelere göre subluksasyonların yol açabileceği bazı sorunlar:
1. Servikal (Boyun) Bölge (C1-C7):
C1 (Atlas) ve C2 (Axis) subluksasyonu: Baş ağrısı, migren, sinüs problemleri, yüksek tansiyon, göz ağrısı, kulak çınlaması, baş dönmesi ve hatta bazı işitme kayıplarıyla ilişkilidir
2. Torakal (Sırt) Bölge (T1-T12):
Torakal omurgadaki subluksasyonlar, genellikle kalp ve akciğer fonksiyonlarını etkiler. Örneğin, T1-T4 arasında yaşanan sorunlar, göğüs ağrısı, nefes darlığı veya astım benzeri belirtilere yol açabilir. T5-T9 arası subluksasyonlar ise mide, karaciğer ve safra kesesi gibi organlarla ilişkilendirilir. Özellikle mide problemleri, reflü ve sindirim sorunları bu bölgede sık görülür
Alt torakal bölge (T10-T12) böbrek fonksiyonlarıyla ilişkilidir. Böbrek taşları, böbrek fonksiyon bozuklukları ve idrar yolu sorunları bu bölgedeki açı bozukluklarıyla bağlantılı olabilir
3. Lumbal (Bel) Bölge (L1-L5):
Lumbal subluksasyonlar, bağırsak sorunları, kabızlık, üreme sistemi bozuklukları ve bel ağrısı gibi sorunlara neden olabilir. Örneğin, L1-L3 seviyesinde yaşanan sorunlar, sindirim sistemi üzerinde etkili olup bağırsak problemleri ve kısırlık gibi rahatsızlıklara yol açabilir. L4 ve L5 seviyesindeki subluksasyonlar ise alt ekstremitelerde (bacaklar) güçsüzlük, uyuşma ve siyatik ağrısına sebep olabilir.
4. Sakral ve Pelvik Bölge:
Sakral bölge, üreme organları ve alt bağırsak sistemleriyle ilişkilidir. Sakrumdaki subluksasyonlar, pelvik ağrı, üreme sorunları, özellikle kadınlarda adet düzensizlikleri veya kısırlık gibi sorunlara yol açabilir
Subluksasyonların vücut üzerindeki bu çok yönlü etkileri, omurganın sadece mekanik değil, aynı zamanda sinir sistemi ve organlar üzerinde de geniş çapta bir etki yarattığını gösteriyor. Bu durum, omurga sağlığının tüm vücut fonksiyonlarıyla ne kadar yakından ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.
İlgili Gönderiler
Atlas – Vagus Siniri – Çene Yapısı İlişkisinin Psikolojik ve Sistematik Sonuçları
Bu yazı serimizde daha önce yayınlanan Atlas Blokajı, Vagus Siniri ve Sistemik Etkileri ve Alaska Eskimoları ve Kızılderililer Üzerinde Yapılan...
Alaska Eskimoları ve Kızılderililer Üzerinde Yapılan Çalışma: Beslenme, Postür ve Suç Oranı İlişkisi
1939 yılında yapılan bir araştırma, Alaska Eskimoları ve Kızılderililer üzerinde beslenme alışkanlıkları, çene yapısı ve postür üzerindeki etkileri incelemiştir. Bu...
Atlas Blokajı, Vagus Siniri ve Sistemik Etkileri
Atlas omurunun (C1 vertebra) açı bozuklukları ve bunun vagus siniri üzerindeki baskısı, birçok nörolojik ve sistemik sorunun temelinde yer alabilir....
Bütüncül Yaklaşımın Önemi: Sorunun Kaynağını Tespit Etmek
Bir terapistin amacı, sadece fasyal gerilimleri gevşetmek ya da eklemleri hizalamak değil, aynı zamanda bu bozukluklara yol açan temel sebepleri...