1939 yılında yapılan bir araştırma, Alaska Eskimoları ve Kızılderililer üzerinde beslenme alışkanlıkları, çene yapısı ve postür üzerindeki etkileri incelemiştir. Bu çalışma, yerel toplulukların beslenme tarzlarının zamanla değişmesiyle birlikte, çene yapılarının bozulduğunu, özellikle karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye geçişle birlikte üst maksilla kemiğinin gelişmediğini göstermiştir. Sonuç olarak, bu kişilerde hava yollarının daraldığı ve solunum problemlerinin arttığı tespit edilmiştir. Solunum problemi yaşayan bireyler, daha rahat nefes alabilmek için başlarını geriye doğru eğerek (ekstansiyon) yürümeye başlarlar, bu da omurga üzerinde anormal bir yük oluşturur. Sonuç olarak, postür bozuklukları, sırt ve boyunda mekanik kilitlenmelere ve ağrılara yol açar.
Ayrıca, bu çalışma suç oranlarında da artış gözlemlendiğini ortaya koymuştur. Yerel topluluklar, rafine gıdalarla beslendikçe, çene yapılarında bozulmaların yanı sıra davranışsal değişiklikler de göstermiştir. Çene yapısının bozulması, doğru beslenememe, gıdaların iyi çiğnenememesi ve bunun sonucunda sindirim sorunlarına yol açmıştır. Bağırsak sağlığı ile beyin arasındaki ilişki iyi bilindiğinden, bağırsak sağlığındaki bozulmaların, beyin fonksiyonlarını ve dolayısıyla davranışları etkileyebileceği kabul edilmektedir. Sindirim problemleri, bağırsakta inflamasyona ve geçirgen bağırsak sendromuna yol açabilir, bu da nörotransmitter üretiminde dengesizlikler yaratır. Kortizol seviyelerinin artmasıyla stres ve agresyon artabilir, bu da suç oranlarının yükselmesine neden olabilir.
Çene Yapısı ve Atlas Arasındaki İlişki: Suç ve Psikolojik Durum
Suç işleyen bireyler üzerinde yapılan araştırmalar, bu kişilerin çene yapılarında diğer bireylere göre daha fazla bozulma olduğunu göstermektedir. Diş hizasındaki bozukluklar, çene kapanış problemleri ve temporomandibular eklem (TMJ) disfonksiyonları, sadece mekanik problemler yaratmaz, aynı zamanda psikolojik etkiler de doğurur. Çiğneme işlevi bozulduğunda, sindirim sistemi de olumsuz etkilenir ve bu da kişinin genel sağlık durumunu kötüleştirir. Sindirim sistemi bozuklukları, vücutta stres yanıtını artırabilir ve kronik stres durumlarına neden olabilir. Atlas disfonksiyonlarının, çene yapısıyla doğrudan ilişkili olduğu ve bu iki yapının birbiriyle etkileşimde olduğu bilinmektedir.
Atlas açı bozuklukları ve çene problemleri arasındaki bu ilişki, stresin boyun bölgesindeki gerilimleri artırarak, vagus siniri üzerinde baskı oluşturması ile açıklanabilir. Vagus siniri baskı altındayken, kişi sempatik sistemde aşırı aktivite yaşayabilir ve bu da sürekli bir “gaza basılı kalma” durumuna yol açar. Arabada gaz pedalının takılı kaldığını hayal edin; işte vagus baskısı altındaki bireyler de aynı şekilde sürekli bir gerilim ve panik halindedir. Vagus siniri baskısı kaldırıldığında ise bireyin sempatik aktivitesi azalır ve daha parasempatik, yani sakin ve rahat bir duruma geçer.
Bu yazı serisinin devamı niteliğindeki Atlas – Vagus Siniri – Çene Yapısı İlişkisinin Psikolojik ve Sistematik Sonuçları isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
İlgili Gönderiler
Atlas – Vagus Siniri – Çene Yapısı İlişkisinin Psikolojik ve Sistematik Sonuçları
Bu yazı serimizde daha önce yayınlanan Atlas Blokajı, Vagus Siniri ve Sistemik Etkileri ve Alaska Eskimoları ve Kızılderililer Üzerinde Yapılan...
Alaska Eskimoları ve Kızılderililer Üzerinde Yapılan Çalışma: Beslenme, Postür ve Suç Oranı İlişkisi
1939 yılında yapılan bir araştırma, Alaska Eskimoları ve Kızılderililer üzerinde beslenme alışkanlıkları, çene yapısı ve postür üzerindeki etkileri incelemiştir. Bu...
Atlas Blokajı, Vagus Siniri ve Sistemik Etkileri
Atlas omurunun (C1 vertebra) açı bozuklukları ve bunun vagus siniri üzerindeki baskısı, birçok nörolojik ve sistemik sorunun temelinde yer alabilir....
Bütüncül Yaklaşımın Önemi: Sorunun Kaynağını Tespit Etmek
Bir terapistin amacı, sadece fasyal gerilimleri gevşetmek ya da eklemleri hizalamak değil, aynı zamanda bu bozukluklara yol açan temel sebepleri...
Pingback: